9 Ağustos 2011 Salı

EZGİ'NİN GÜNLÜĞÜ

siz hiç bir şarkı dinlerken ağlayamadığın oldumu.Sadece ellerin titrediği.beyninden aşağı doğru inen erimiş mum hissini alğıladın mı? Ya da kalbinin atmakda zorlandığını? midenden başlayıp bacaklarınıza inen o saçma uyuşmayı hissettin mi?
Sigara içtiğin halde kokusundan miğden bulandı mı? Durduk yere bir parfüm kokusu estimi uzaktan onunkinin aynısı olan? küçük parmağından şeytan tırnağını kopardığındaki o acının büyüğünü tam göğsünün üzerinde hissettin mi?
Gece kafanızı yastığa koyduğunuzda yastık size taş oldu mu? Üzerinize çarşafı çektiğinizde hiç unutmadığın yanlnızlığını koynumda uyuturum die örtmediğin oldu mu?
Sırf annen sormasın yaranı anlamasın gözlerime bakarsa tutamam ağlarım diye işler uzadı diyip eve geç gelip sabahın bi vakti o uyanmadan çıktınız mı?
Ezginin Günlüğü dinleyip içinizdeki ezgi(ezilenin)nin günlüğünü okumak istediniz mi? Kendinizin bu halinden kaçmak için aynı anda biçok arkadaşınızdan telefon beklediniz mi? Sorsalar anlatmak istemediğin halde,sırf yalnız kalmaktan korktuğundan bikaç cümle kurmayı denedin mi? Takatin yokken bile hayat bu,böyle,diyerek düştüğün yerden dizlerinin tozlarını silerek,kanayan dizlerinle yola devam etmeye çalıştın mı? Bir damla okyanusu taşırır mı diyip kendine teselli verirken,okyanusun bir yanında kanat çırpan kelebeğin karşı kıyıda fırtınaya neden olduğunu hatırladın mı her defasında?
Hissiz kalmak için üst üste üç tane antidepresanı ne zaman aldın hayatında?
Ölmek en büyük korkunken,hayatın anlamsızlığına isteksiz umursamaz bir tebessüm fırlattın mı?
Ölmek değil de, yaşarken ölmek en büyük korkunuz olsun.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder